Yer: İngiltere. Yıl: 1960 Mevsim: Sonbahar.
Dökülen yaprakların üzerinde yürürken, biraz önce aldığı haberi düşünüyordu. Konulan tanıya göre beyninde bir tümör vardı. Ameliyat edilemeyecek kadar da büyüktü. Doktorlar bir yıl ömrü kaldığını söylemişti. Yeni evlenmiş olduğu eşini düşündü. Yeterli bir birikimi yoktu ve onu arkasında çaresiz bir şekilde bırakmak istemiyordu.
O an bir karar verdi:
Uzun yıllar boyunca kitap yazmayı düşünmüş ama bunu sürekli çeşitli bahaneler ile ertelemişti. O güne kadar ertelediği bu düşüncesini gerçekleştirecek ve yazmaya başlayacaktı. Hızlı olmalıydı. Fazla zamanı yoktu.
Bir yıl sonra doktorlar tespitlerinin hatalı olduğunu söylediğinde, tam beş roman yazmış ve altıncısını da yarılamıştı. Süratle yazdığı kitaplar, okuyucuların büyük ilgisini gördü. 43 yaşında konulan yanlış tanıdan sonra, tam 33 sene daha yaşadı. Ve yetmişe yakın kitap yazdı.
Kimden mi bahsediyorum?
Ünlü kitaplarından biri ¨Stanley Kubrick¨ yönetmenliğinde filmleştirilen, Türkçe adı ¨Otomatik Portakal¨ orijinal adı ¨Clockwork Orange¨ ismiyle kült filmlerden biri haline gelen ¨Anthony Burgess¨ dan.
Hayalini 43 yaşına kadar ertelemiş olan Burgess, yalnızca bir yıl ömrünün kaldığını öğrenmeseydi sizce bir 33 sene daha, yani ömrünün sonuna kadar bu hayalini erteleyebilir miydi? Kesinlikle erteleyebilirdi. Ve bu durumda (IMDB) en iyi filmler listesinde 107.sırada başka bir film olurdu.
Dünya, hayallerini sürekli olarak erteleyip hiçbir zaman gerçekleştiremeyen insanlarla dolu. (Pek çoğunu çevremizde görüyor, tanıyoruz. Büyük ihtimalle sizin de henüz gerçekleştirmek için bir adım atmadığınız, bugüne kadar ertelemiş olduğunuz hayalleriniz vardır.)
Peki nedir erteleme ve neden erteliyoruz? Daha da önemlisi ertelememek için neler yapmalıyız?
Hadi başlayalım…
ERTELEME NEDİR?
İngilizce adı ¨procrastination¨. Türkçe karşılığı olarak erteleme alışkanlığı ya da kısaca erteleme kullanılıyor.
Şöyle tanımlayabiliriz;
Yapmamız gereken önemli işleri, aslında yapabilecek durumdayken, çeşitli nedenler ve mazeretler göstererek o an yapmamak ve ileride bir zaman yapmak üzere sonraya bırakmak.
Burada altını çizmek istediğim en önemli nokta yapabilecek durumdayken yapmıyor oluşumuzdur. Bahsettiğim durum bir işin, ödevin hemen yanı başında olup bir türlü bu işe başlayamamaktır.
PEKİ KİMLER ERTELİYOR?
Cevap basit; neredeyse herkes. Hepimiz az ya da çok ertelemeye meyilliyiz.
Ertelemeye sebep olan başlıca şey ise duygularımız. Daha doğrusu duygularımızın kontrolünde yaşadığımız sorunlar.
Özellikle karışık, yapılması zor ve sıkıcı işleri erteleme eğilimindeyiz. Bu zor ve sıkıcı işleri ertelediğimizde, yaşayacağımız olumsuz duyguları da ertelemiş oluyoruz. Bu da mutluluk hormonlarımızın çalışmasına ve ertelemekten haz almamıza neden oluyor. Haz aldıkça da erteleme tek seferlik bir durum olmaktan çıkıyor ve bir alışkanlık haline geliyor.
Ödül mekanizması ile çalışan beynimiz, ertelemek istediği bir işle karşılaştığında bu işi erteleyebilmek için bize onun yerine yapabileceğimiz farklı şeyler öneriyor. Bu bazen sevdiğimiz dizinin bir bölümünü izlemek olabileceği gibi bazen hiç de aklımızda olmayan bir şekilde odamızı, masamızı toplamak, bulaşıkları yıkamak, evi süpürmek şeklinde işler olabiliyor. Hangisini yaparsak yapalım duygularımızı kontrol edemediğimiz sürece beynimiz yapmamız gereken asıl iş dışında yapılacak bir sürü yeni iş bulacak.
Beynimizin özelliklerinden bir tanesi de şimdiki zamanda yaşayacağı hazları, gelecek zamanda kazanılacak başarılı sonuçlardan daha değerli görmesi.
Örnek olarak; kilo vermek istediğinizi düşünelim. Diyete başladınız, üzerinden birkaç gün geçti ve doğal olarak henüz hedeflediğiniz kiloda değilsiniz. Acıktınız ve karşınızda harika bir hamburgerci duruyor. Yediğiniz anda mutluluğu yakalayacak, haz duyacaksınız. Oysa diyete devam etmenin sonucunda kazanacağınız ödül ise daha ileri bir tarihte gelecek. İşte bizi zorlayan zaman faktörü burada devreye giriyor. Duygunuzu kontrol edemediğiniz taktirde, kilo verme planınızı bir sonraki Pazartesi’ye erteleyebilir ve kendinizi o hamburgerden kocaman bir ısırık alırken bulabilirsiniz.
Beynimizin haz sistemi anlık olarak çalışıyor. Geçmiş ve gelecek ile bağlantısı yok. Tam olarak şu anda yaşıyor. Umursadığı iki şey yalnızca rahatlık ve eğlence.
Başarılı insanların hayatlarını incelediğimizde ise ortak özellik olarak hepsinin öz disiplin sahibi olduğunu ve anlık hazlar yerine uzun vadeli sonuçları düşünerek çalıştıklarını görüyoruz.
VİDEO REFERANS : Anlık hazların yapılması gereken işlerin nasıl önüne geçtiği ile ilgili Tim Urban’ın ¨Usta Bir Erteleyicinin Kafasının İçindekiler¨ isimli keyifli konuşmasını izleyebilirsiniz. https://www.ted.com/talks/tim_urban_inside_the_mind_of_a_master_procrastinator?language=tr
Bu arada Youtube’un diğer sosyal medya platformları ile birlikte erteleme için en çok kullanılan uygulamalardan biri olduğunu belirtelim.
Ertelemenin büyük oranda duygu yönetimi problemi olduğundan bahsettikten sonra ¨10 maddede ertelemeyi engellemek¨ için neler yapabileceğimizden bahsedelim.
1-BİTİŞ TARİHİ BELİRLEYİN
En çok erteleme yaptığımız işlerin başında bitiş tarihi belirlenmemiş olanlar yer alıyor. Zaman baskısı olmayınca ne de olsa daha uygun bir zaman olur ve yaparım düşüncesi hakim oluyor.
Bitiş tarihi olmayan işleri, bitiş tarihi ileri bir tarihte olanlar takip ediyor. Örneğin 1 yıl ya da 6 ay sonra tamamlanması gereken bir görev için çoğumuz hemen ilk günden harekete geçmeyiz. Günler ilerledikçe üzerimizde bir baskı oluşmaya başlar ve bu baskı ile hareketleniriz.
Diyet yapmak, spora başlamak gibi konular bitiş tarihi olmayan ertelemeye çok müsait konulardır. Bitiş tarihi belirli olmadığından başlama tarihini de sürekli olarak erteleyebiliyoruz.
Burada Zaman Yönetimi ile ilgili önemli kabul kurallardan biri olan Parkinson yasasından bahsetmek istiyorum.
Parkinson (Cyril Northcote Parkinson) Yasası bize şunu söylüyor:
¨Bir iş, daima, bitirilmesi için kendisine ayrılan sürenin tamamını kapsayacak şekilde uzar¨ Başka bir deyişle “Bir işi bitirmek için ne kadar süreniz varsa, o işi bitirmek o kadar zaman alır. ¨
Anthony Burgess örneğine dönecek olursak, uzun yıllar ertelemiş olduğu kitap yazma düşüncesi için bir bitiş tarihi belirlediğinde hızlı şekilde sonuca ulaşmayı başardı.
Ertelememizin en önemli nedenlerinden bir tanesi de yapacağımız işin bitiş tarihinin olmamasıdır. Ne gereksiz derecede uzun, ne de yetmeyecek kadar kısa olmayacak şekilde makul bir bitiş tarihi belirlemek, bir işin, bir hayalin gerçekleşmesi için en önemli noktadır.
Biz bitiş tarihi belirlememiş olsak da aslında yapabileceklerimizin bir bitiş tarihi var; o da ömrümüz.
2-YAPILACAK İŞLERİ KÜÇÜK PARÇALARA BÖLÜN
Motivasyonunuz yüksek, o işi yapmaya hevesli bir durumda bile olsanız, karışık ve yapılması zor işlere başlamak istediğinizde nereden başlamanız gerektiğini bilemeyebilirsiniz. Böyle durumlarda yapılacak işi parçalara bölmek, bölümlere ayırmak ve mümkünse yapılması gerekenleri adımlar halinde sıralamak işinizi son derece kolaylaştıracaktır.
Örnek olarak bir puzzle yani yapboz çözeceksiniz diyelim. Burada önce çerçeveyi oluşturacak parçaları birleştirebilir, daha sonra renk gruplarına ayırarak kendi içinde bölümleri tamamlayabilirsiniz. Son olarak tamamlanan bölümleri birleştirdiğinizde puzzle ınızı yani işinizi tamamlamış olacaksınız.
Karışık bir işi parçalara bölmenin diğer bir faydası da işin daha kolay ve yapılabilir görünmesi. Böylece işi yapabileceğimize dair kendimize olan güvenimiz de artacak, erteleme ihtimalimiz azalacaktır.
3-MÜKEMMELİYETÇİ OL(MA)MAK
Mükemmeliyetçi olmanın bir işe başlama, bir işi tamamlama ya da o işi erteleme üzerinde büyük etkisi var.
Hepimiz elimizden çıkan işin kaliteli olmasını ve sonrasında yaptığımız iş ile ilgili övgüler almayı isteriz. Buraya kadar her şey normal. Ama durum hiçbir zaman ulaşılamayacak, kusursuz seviyeleri hedeflemeye ve asla hata yapmama noktasına geldiğinde işler değişiyor. Erişilmesi mümkün olmayan bir noktaya ulaşma çabası mükemmeliyetçi kişilerin işe başlama konusunda en büyük engeldir. Hata yapma korkusu nedeni ile işe bir türlü başlayamaz, sürekli bahaneler bulup erteleme eğiliminde olurlar.
Hata yapmaktan korkmak, aşmamız gereken en büyük engellerden bir tanesi. Hepimiz insanız ve ilk kez yaptığımız işler başta olmak üzere elbette hata yapma şansımız var. Önemli olan hatalarımızdan öğrenebilmeyi bilmek ve aynı hataları tekrarlamamak.
4-KENDİNİZE GÜVENİN
Kendine güvenmeyen ve o işin altından kalkamayacağını düşünen kişiler de erteleme eğilimindedirler. Özellikle ilk kez yapacağımız bir işte kendimize güvenmememiz olasıdır. İşin nasıl yapılacağına dair yapılacak ufak bir araştırma ve daha önce o işi yapmış olan kişilerden alacağımız bazı bilgiler önümüzü aydınlatabilecektir. Çoğu kez sadece başlayıp ilk adımı attığımızda aslında kendimize güvenmemek için bir sebep olmadığını görebiliriz.
5-HEMEN BAŞLAYIN – 5 SANİYE KURALI
Yapmanız gereken ama o an yapmak istemediğiniz bir işi yapmak için eğer içinizde bir dürtü hissederseniz, beş saniye içinde harekete geçin. Bu süre içerisinde harekete geçtiğinizde işiniz için çok önemli bir adım atmış olacaksınız. Bu dürtüyü eyleme geçirmediğinizde ise yeni bir dürtü gelene kadar fırsatı kaçırmış olursunuz.
5 Saniye kuralı ve Mel Robbins’in – Kendinize İhanet Etmeyi Nasıl Bırakabilirsiniz isimli TEDx Konuşmasını izlemenizi öneririm.
6-KENDİNİZE DENETÇİ ATAYIN
Yapmamız gereken ama yapmadığımız her şey beynimizde yer kaplıyor ve bize yük oluyor. Sürekli ertelediğimiz işler için bir bitiş tarihi belirleyerek bunu ailemiz ya da arkadaşlarımız ile paylaşabilir ve onlarında sürece dahil olmasını sağlayabiliriz.
Böylece onlarla paylaştığımız işi bir an önce yapmak ve onlar durumu sormadan tamamlamak için elimizi çabuk tutabiliriz. Bu benim de uyguladığım ve faydasını gördüğüm yöntemlerden biri.
7-ZAMAN VE DUYGU YÖNETİMİ
İyi bir zaman planlamasının olmaması işlerin yetişmeyeceği kaygısına neden olabilir. Bu kaygı da nereden başlayacağımızı belirleyemememize yol açar.
İşlerimizi önem sırasına göre önceliklendirmemiz gerektiğini biliyoruz. Önceliklendirmede yaşayacağımız sorunlar hangi işimizi ne zaman yapmamız gerektiği konusunda kararsız kalmamıza yol açar.
Bu kararsızlık sonucu önemli işlerimizi ertelememiz ve yapamamamız söz konusu olabilecektir.
Bazı işlerimizi ertelediğimizde başka ertelemelerde peşinden gelir.
Örnek olarak; uyumamız gereken saatte duygularımızı kontrol edemeyip birkaç bölüm dizi izleyerek yatma saatimizi erteleyebiliriz. Bu durumda sabah çalan alarmımızı da birkaç kez ertelemeniz gerekebilir ve domino etkisi ile tüm planlamanız bundan etkilenebilir.
Böylece zincirleme erteleme durumu ortaya çıkar.
8-KARARSIZLIK SEBEBİYLE YAŞANAN ERTELEME
Ne yapacağımızdan ve nasıl yapacağımızdan emin değilsek bir işe başlamamız son derece zor görünüyor. Seçeneklerin çok fazla olması ve bu seçeneklerin detaylarında kaybolduğumuzda yaşadığımız analiz felci, bir işi yapmayı ertelemede en önemli sebeplerden. Karar vermek ile ilgili videoda 100% doğru kararın olmadığından bahsetmiştik. (https://www.mcank.com/karar-vermek)
Yapmamız gereken olabilecek en doğru kararı vermek ve seçtiğimiz karara yönelik adımları ertelemeden atmaya başlamak.
9-BAŞLAMAK İÇİN ŞARTLARIN KUSURSUZ OLMASINI BEKLEMEK
Bir işe başlamak için o işe hazır hissetmeyi, motivasyonunuzun yüksek olmasını beklerseniz, hayatınızın sonuna kadar bekleyebilirsiniz. Bu şartlar hiçbir zaman oluşmayabilir.
Bir işi gerçekleştirmek, çaba ve enerji gerektirir. Enerjinizi vermeye başladığınızda ve çaba sarf ettiğinizde motivasyonunuz da yükselmeye başlar. Bunun için konfor alanınızdan çıkmanız ve derhal ilk adımı atıyor olmanız gerekiyor.
10-ERTELEMEK İÇİN MAZERET ÜZERETMEK
Beynimiz verdiği kararlardan sonra doğru bir seçim yaptığına dair kendisini onaylama ve ikna etme eğilimindedir. Ertelemek de diğer bütün seçimlerimiz gibi bir karardır. Ve erteledikten sonra beynimiz bu kararında da haklı olduğunu kendisine ispatlamaya çalışır.
Ertelediğimiz şeylere kılıf bulmakta ustayız. ¨Zaten çok yorgundum, bu halde yapsaydım sonuç istediğim gibi olmazdı.¨ Ya da ¨başlamadan önce bir bölüm dizi izleme fikri çok doğru. Sevdiğim dizimi izledikten sonra daha keyifle çalışır, daha iyi bir iş çıkarırım¨ gibi.
Unutmayın; Bir mazeret uydurmaktan daha kötü olan, uydurduğumuz mazerete kendimizin de inanmasıdır.
ERTELEMEYE KARŞI TARAFTAN BİR BAKIŞ, ERTELENEN OLMAK
Etrafınızdaki süreçler sürekli ertelenseydi neler hissederdiniz?
Markete gidiyorsunuz, henüz açılmamış. Restorana gidiyorsunuz, siparişinizin üzerinden bir saat geçmiş ama hala masanıza gelen giden hiçbir şey yok. Nasıl hissedersiniz?
Bunlardan biraz daha olası ihtimallere bakalım. Havaalanındasınız, önemli bir toplantınız var. Tam zamanında gittiniz, tüm işlemlerinizi yaptınız ve kapının açılmasını bekliyorsunuz. Tam o esnada bir anons duyuyorsunuz. Sürpriz; uçağınız 2 saat rötar yaptı.
Kendinizi kötü hissettirdi değil mi? Bunlar sistemler ile ilgili olan gecikmeler. Bir de kişi özelinde bakalım. Uzun zamandır görmediğiniz bir arkadaşınız ile kahve içmek üzere sözleştiniz. Tam kafeye girerken telefonunuz çaldı. Arkadaşınız özür dileyerek bir saat gecikeceğini söyledi. Birden yüzünüzün ifadesi değişti değil mi? ¨Şimdi girip otursam mı? ¨, ¨Bir saat bekleyebilir miyim? ¨, ¨Çıkıp biraz gezip mi gelsem? ¨ gibi sorular geçiyor kafanızdan. Duygunuzu sorsam ne dersiniz? Üzüntü, hayal kırıklığı. Biraz daha ileri gidelim. Gelemeyeceğini söylüyor arkadaşınız. Yarın aynı saatte buluşsak olur mu diyor? Hisler nasıl? Biraz da değersizlik mi karıştı işin içine?
Erteleme sürecinde ertelenen kişi mutsuzdur. Kişisel süreçlerinizde erteleme yaptığınız her durumda aslında kendinizi erteliyor olacaksınız. Dolayısıyla bu süreçte sürekli gelen ertelemeler, kendinizi üzmenize neden olacaktır. En sonunda kendinize karşı güven kaybı yaşamaya kadar gidebilir. Özgüven azalmasına neden olabilir.
Hadi sizde bugüne kadar aklınızda taşıdığınız, yapmak istediğiniz ama yapamayacağınızı düşündüğünüz için harekete geçmediğiniz her ne varsa şimdi başlayın.
Hayatınızı, hedeflerinizi, kendinizi ertelemeyin.
Bugün erteleyebilirsiniz ama ileri de keşke o zaman yapsaydım dediğinizde bugüne dönme şansınız olmayacak. Geçmişi değiştiremezsiniz ama bugün yapacaklarınız ile geleceği değiştirmek elinizde.